Kadınlar, erkekler ve aşk…
Mutluluğun formülünü her yerde aradık
durduk ama bir türlü bulamadık. Şimdi, hiç
aklımıza gelmeyen bir kaynak bize yardıma
hazır; fizik kitapları. Çünkü aşkın
dinamiklerini de o meşhur fizik kanunları
belirliyor.
Lisede ezberlediğimiz yüzlerce fizik
formülü karşısında çoğumuzun nasıl da
nefesi kesilirdi. Oysa o formüllerin bir
çoğunu zamanla unuttuk. Ta ki hayatımızın
en önemli parçalarından biri olan aşkın
altında bu formüllerin yattığını öğrenene
dek. Kadın erkek ilişkilerinin ve tabii ki
bu ilişkilerdeki problemlerin, yanılgıların
ve çıkmazların temelinde doğanın en eski
güçleri var.
Bugüne kadar aşklarımızı arkadaşlarımızla
ya da psikologlarla birlikte analiz ettik,
oysa aslında tek ihtiyacımız olan şey bir
fizik kitabı. Pozitif ve negatif enerjinin
etkileşimi, birbirini iten ve çeken
bedenler, titreşimler, erime… Lise
yıllarına dönmeye hazırlanın, çünkü ders
başlıyor!
Onu gördüm ve çarpıldım. Adı üstünde
yıldırım aşkı!
Temel formül: Aralarında maddesel bağ
olmayan iki cismin karşılıklı etkileşimine
çekim gücü denir.
Bir anda çarpıldım. Onunla tanıştınız, iki
kelime konuştunuz ya da konuşmadınız ve
sizi bir mıknatıs gibi çektiğini
hissediyorsunuz. Utanmasanız ‘Aşık oldum.’
diyeceksiniz ve hatta utanmıyorsunuz. Bilim
adamlarına göre ilk görüşte aşk sanıldığı
gibi gizemli ve mistik bir olay değil.
Çekim gücü hiçbirimizin engel olamayacağı
bir doğa kanunu. Bu çekimin ne kadar
sürdüğünü ise kimse bilmiyor, iyi bir
başlangıç, fakat yıldırım aşkının temeli
sağlam duygulara dönüşmesi kişiliklerinize
ve birlikteyken kendinizi nasıl
hissettiğinize bağlı: Onunla mutlu musunuz?
Birbirinizi nasıl etkiliyorsunuz? ikinizin
de duyguları olumlu olmalı, çünkü yalnızca
ona verdiğiniz kadar pozitif enerjiyi ondan
alırsanız bu aşkın bir şansı olabilir.
Biz serbest ilişkiye inanıyoruz.
Temel formül: Kendi haline bırakılan bir
cisim eğer dıştan itici bir güç olmazsa ya
dümdüz gider, ya da olduğu yerde kalır.
Kelebek kadar özgür. Sevdiğiniz erkekle
birliktesiniz ve birbirinizi sıkmamak için
ilişkinizi serbestlik temeline oturttunuz.
Aşkın o en ateşli zamanları geçti ve
yeryüzüne geri döndünüz. Bu noktada
ilişkinizin serbestliğini karşılıklı
sorumluluk ve saygıyla dengelemezseniz
birinizden biri ya olduğu yerde kalacak, ya
da yoluna yalnız devam edecektir.
Her halükarda aranızdaki tutkunun azalması
kaçınılmaz. Özgürlüğün belli sınırları
olduğunu unutmayın ve onunla bu konuyu
tartışmaya çalışın, ilişkiden
beklentilerinizi dile getirin, fikir
alışverişinde bulunun. Ne tür
davranışlardan rahatsız olacağınızı
birbirinize açık açık söyleyin ve serbest
ilişkinize belli kısıtlamalar getirin.
Böylece hem aşkınıza enerji katmış, hem de
yola birlikte devam etmiş olursunuz.
Onunla tamamen uyuşuyoruz. Bu bir rüya
olmalı!
Temel formül: Sürekli aynı frekansta giden
iki dalga bir zaman sonra birbirini yok
eder.
Her şey harika. Birazcık bile kavga yok,
her konuda aynı fikirdesiniz, her yere
birlik te gidiyor, bütün boş zamanınızı
birlikte geçiriyorsunuz. Fakat bu arada
yavaş yavaş birbirinizin gölgesi haline
geldiğinizi, kız arkadaşlarınızın sizi uzun
zamandır aramadıklarını ve ilişkinizin
başlangıcında aranızda var olup aşkınıza
renk katan ufak tefek fikir ayrılıklarının
tamamen kaybolduğunu görmüyorsunuz. Aşırı
uyumsuzluk gibi aşırı uyum da büyük bir
sorun…
Yok olan benlikler, kaybolup giden
alışkanlıklar, huzur verici ve yararlı
yalnızlıklar, kişisel meraklar ve
bağımsızlık olmadıktan sonra ilişkinin ne
anlamı kalır? O sizin hayatınızın çok
önemli bir parçası, ama tamamı değil. Zaman
zaman tabii ki aynı frekansta buluşacak,
uyum içinde ilerleyeceksiniz fakat bazen de
kendiniz için yaşamalı, şahsi zevklerinize
vakit ayırmalısınız. Kendi kişilik
dalganızı yakalayın ve onu sürekli hareket
halinde tütün. Gerçekten uyumlu bir
çiftseniz sizin dalganız gereken yerde
onunkiyle zaten çakışacaktır.
Devamlı kavga ediyoruz. Hepsi onun suçu!
Temel formül: İki cisim arasındaki itme
hiçbir zaman tek taraflı olmaz, ikisinin de
etkisiyle gerçekleşir.
Tartışma, kavga, gürültü… Mutsuzsunuz ve
size kötü davrandığını düşünüyorsunuz. Peki
hiç somut bir adım attınız mı, bu konuyu
sakin bir biçimde onunla konuştunuz mu?
Hayır! O zaman siz de suçlusunuz. Olaylar
karşısında pasif kalmanız sorumluluğu
üzerinizden atmanızı sağlamıyor ne yazık
ki. Sevdiğiniz erkek sizden uzaklaştığında
ya da size saldırdığında bunu ne kadar
güçlü yapıyorsa siz de o kadar güç ortaya
koymalısınız, bu bir fizik kuralı…
Mantıklı düşünün; yanlış seçimler mi
yaptınız, yanlış yolu mu seçtiniz, sizi
sömürmesine izin mi verdiniz? İlişkinizin
kötü ve yıpratıcı hale gelmesinin sebebi
kafanızın içindeki örümcek ağı mı? Bunların
hepsi düzelebilir. Tek ihtiyacınız olan
kuvvetli bir istek, irade, bilinç ve bol
bol iletişim. Böylece ilişkiniz-eki
dengeleri eşitleyebilir ve aranızdaki itme
gücünü çekime dönüştürebilirsiniz.
Duygularım sürekli değişiyor.
Temel formül: Doğadaki hiçbir süreç tersine
çevrilemez, her süreç belli bir yönde
ilerler.
Aşkta denge olmalıdır. Aşklar ve ilişkiler
zaman içinde sürekli değişir, tıpkı
rüzgarın birdenbire yön değiştirmesi gibi…
Ne yazık ki bu da duygusal yaşamın bir
parçası. Ancak sağlam ilişkilerde temel
prensipler aynı kalır. Böylece ilişkideki
değişiklikler, yenilikler eski temellere
oturtulur ve aralarında yeni bir denge
kurulur.
Kalbinizin ve aklınızın pillerini devreye
sokun. İlişkinizin güven, birbirine destek
olma, dürüstlük, şefkat ve diyalog kurma
gibi değişmez unsurlarına sahip çıkın ve
içten ya da dıştan gelen yenilikleri bu
unsurlar ışığında değerlendirin. Haa, bu
arada lise yıllarınızda nefret ettiğiniz
fizik kitabım fırlatıp attığınız köşeden
çıkarıp başucunuza koymayı da unutmayın
|
|